İsa’nın Kaç Tane Doğası Var? Bir mi İki mi?
06/02/2024Tanrı’nın Çarmıhtaki Amacı Neydi?
13/02/2024Ne Mutlu Yüreği Temiz Olanlara! Çünkü Onlar Tanrı’yı Görecekler
İsa, özünde temiz olanların Tanrı’yı görecek olanlar olduğunu söylemiştir. Yuhanna’nın 1. mektubunda Tanrı’yı görme vaadini buluruz: “Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize “Tanrı’nın çocukları” deniyor! Gerçekten de öyleyiz” (1.Yu. 3:1). Yuhanna, mektubunun bu bölümüne Elçisel bir şaşkınlık ifadesiyle giriş yapmıştır. İnanılması güç ve şaşırtıcı olan şey, yürekleri temiz olmayan insanların Tanrı’nın ailesine kabul edilmesidir. Kendi karakterimiz açısından bu ilişkiye uygun değiliz; yine de Tanrı’nın çocukları olarak adlandırılıyoruz.
Yuhanna, sözlerine şöyle devam ediyor:
Yuhanna 3:1b-3
“Dünya Baba’yı tanımadığı için bizi de tanımıyor. Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı’nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O’na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O’nu olduğu gibi göreceğiz. Mesih’te bu umuda sahip olan, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar.”
İnsanlar genellikle cennette her şeyin nasıl olacağına dair sorular sorarlar. Neye benzeyeceğiz? Birbirimizi tanıyacak mıyız? Öldüğümüz zamanki yaşımızda mı görüneceğiz? Yoksa bir şekilde yaşlanmayan yüceltilmiş bedenlere mi sahip olacağız? Zamanımızı nasıl geçireceğiz? Bu tür şeyler bizi her zaman şaşkınlığa uğratır zaten Yuhanna’nın da şaşkınlığı vardı, çünkü “ne olacağımız henüz bize gösterilmedi” diyordu. Bize cennetin nasıl bir yer olacağına dair ipuçları verilir, fakat öteki tarafa geçtiğimizde bizi nelerin beklediğine dair tam bir bilgiye sahip değiliz. Bu konulardaki bilgimizin ve hatta Rab’den aldığı vahyin sınırlarının farkında olan Yuhanna, O’nun bizi karanlıkta el yordamıyla yürümeye terk etmediğinin de bilincindeydi. Nasıl olacağımızı henüz bilmiyoruz, ancak şu kadarını biliyoruz: O’na, yani Mesih’e benzeyeceğiz.
Yeni Antlaşma başka bir yerde Mesih’in dönüşünde krallığının tamamlanmasından söz ederken, “ortaya çıkma” anlamına gelen mahşer dilini kullanır. Mesih bu noktada ortaya çıkacak; tam görkemiyle görünecektir. Kutsal Kitap Mesih’i tekrar göreceğimizden söz ettiğinde, O’nun bu ortaya çıkışında O’nu göreceğimizi, her gözün O’nu göreceğini söyler. Dolayısıyla bu bölümlerin etkisi dikkatimizi Mesih’i görkeminin doluluğunda görme umuduna yöneltmelidir.
Üçlü-Birlik’in teolojik tanımı, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un kişi olarak üç, öz ya da varlık olarak tek olduğudur. Bu hakikat, eğer tasavvur edilebilirse, Mesih’i yüceliğinin doluluğunda yüz yüze görmekten daha da büyük bir şey vaat eder. Tanrı’nın mükemmel suretinin dışavurumunu görmekle kalmayacağız; Tanrı’yı kendi özünde, yüz yüze göreceğiz. Açıkçası, bu durum karşımıza zorlu bir felsefi ve teolojik soru çıkarmaktadır: Eğer Tanrı bir ruh ise, O’nun pak özü ruhsal ve görünmez olduğu hâlde, Kutsal Kitap O’nu özünün paklığında görmekten nasıl söz edebilir?
Jonathan Edwards’ın bu soru üzerine ilginç düşünceleri vardır. Onun düşünceleri elbette spekülatiftir, ancak üzerinde düşündüğümde beni heyecanlandırıyor. Görgü tanığı olmaya büyük önem veririz; birisi bir şeyin doğru olduğunu söyler çünkü onu kendi gözleriyle görmüştür. Fiziksel görüşün ne kadar önemli olduğunu ve kör bir insanın görme yetisini geri kazanmak için neler verebileceğini biliyoruz. Dolayısıyla, görmek için çalışan gözlere ve imgeleri doğru yorumlayan bir beyne sahip olmamız gerekir. Ancak görme yetisine sahip olmak yeterli değildir; ışığa ihtiyacımız vardır. Çünkü karanlıkta göremeyiz. Edwards, doğrudan ve anlık görgü tanığı deneyimleri olarak düşündüğümüz deneyimlerin aslında dolaylı ve dolayımlı deneyimler olduğunu öne sürmüştür. Işık, duyum, sinir uyarımı ve benzeri ara aşamalardan geçerler. Edwards’a göre, Tanrı’nın nihai görüntüsü gözler olmadan gerçekleşen bir görüntü olacaktır. Bu, Tanrı’nın özünün insan ruhu tarafından doğrudan ve anında kavranması anlamına gelecektir – bu tamamen ve çarpıcı bir şekilde transandantal (aşkın) bir algılama tarzıdır. Tanrı’yı görmemizi engelleyen tüm unsurlar ortadan kalkacak ve ruhlarımız Tanrı’nın varlığının doğrudan ve dolaysız idrakiyle dolacaktır. İsa “Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrı’yı görecekler” demiştir. Şu anda bizi Tanrı’yı görmekten alıkoyan şey murdarlığımız, yani günahımızdır. Yuhanna O’nu gördüğümüzde O’na benzeyeceğimizi, çünkü O’nu olduğu gibi göreceğimizi söylemiştir. Geriye Tanrı’nın bizi cennette yücelterek O’nu olduğu gibi görmemize izin verip vermeyeceği ya da Kendisini bize göstererek bizi arındırıp arındırmayacağı sorusu kalmaktadır. Bunun cevabını bilmiyoruz fakat üzerinde düşünmek oldukça ilginçtir çünkü hiçbir şey Tanrı’nın doğasına ilişkin doğrudan ve anında bir görüden daha büyük bir arınma aracı olamaz. Yuhanna bu gelecek vizyonunun vaadinin bile şu anda arınmaya başlamamız için etkili olduğunu söylemiştir. Bu yüzden, ruhunuzun doluluğu için nihai vaat olarak onu her zaman gözünüzün önünde tutun.
Bu yazı R.C. Sproul’un Crucial Questions adlı serisinin bir parçası olan “How Can I Be Blessed?” adlı kitapçığından alınmıştır. Bu makale orijinal olarak Ligonier Hizmetleri blogunda yayınlanmıştır.
açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).