Mesih’in Ricası
25/08/2024
Kahinler Krallığı
29/08/2024
Mesih’in Ricası
25/08/2024
Kahinler Krallığı
29/08/2024

Mesih’in Pak Olduğu Gibi Kendimizi Pak Kılmak

Eğer küçük bir çocuğunuz varsa ya da olmuşsa, muhtemelen aşağıdaki senaryoyu çok iyi biliyorsunuzdur. Oğlunuz, babasının beybol şapkasını takmış bir hâlde göremediği bir duvara çarpmak üzeredir. Kızınız annesinin ayakkabılarıyla sendelemektedir Sizi ya da eşinizi taklit etme çabalarını görmek sevimli ve iç açıcı olsa da çoğu zaman hatırlayamadığımız bir nedenden ötürü bu çabaları daha da çarpıcı hâle gelir. Çocuklarımız hem doğaları hem de yetiştirilme tarzları gereği, büyüyünce bize benzeyecek ve bizim gibi davranacaklardır. Buna rağmen bizi görüyorlar ve şapka ve ayakkabılar da dahil olmak üzere bizim gibi olmak için ellerinden geleni yapmak istiyorlar. Büyümek için sabırsızlanıyorlar. Bir türlü bekleyemiyorlar.

Benzer bir dinamik 1. Yuhanna 3:3’te de vardır: “Mesih’te bu umuda sahip olan, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar” (1.Yu. 3:3). Yuhanna burada Hristiyanlara Tanrı’nın gerçek çocukları olmakla kişinin etik ya da ahlaki yaşamı arasındaki ilişki konusunda yazmaktadır. Mesih’in kim olduğu ve O’nda şimdi kim olduğumuz (ve henüz kim olmadığımız) ışığında yaşamaya çalışırken Yuhanna’nın burada söylediklerini anlamak bizim için çok önemlidir. Bunu yapmak için, Tanrı’nın tüm gerçek çocuklarının Mesih’te sahip oldukları söylenen umudun niteliğine ve içeriğine yakından bakmamız gerekir. Bu, Tanrı’nın tüm çocuklarının kendilerini pak kıldıklarını söylemenin ne anlama geldiğini ve bunun Mesih’in pak olduğu gerçeğiyle nasıl bir bağlantısı olduğunu açıklığa kavuşturmaya yardımcı olacaktır.

Başlarken, Yuhanna, Tanrı’nın gerçek çocuklarının “bu” umuda sahip olduklarını açıkça belirtir. Bir önceki bağlamda bahsettiği özel vaadi hatırlamamızı ister. Mektubun en başından beri Hristiyan okuyucularına “çocuklar” olarak hitap etmektedir. Bu terim sadece bir sevgi unvanı olmaktan öte, 3:1’deki büyük ifadeye yol açar: “Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize ‘Tanrı’nın çocukları’ deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba’yı tanımadığı için bizi de tanımıyor.” Bu, Tanrı’nın sevgili ve biricik Oğlu Mesih’le olan birliğimiz aracılığıyla bizi evlat edinmesinden söz eder. İsa’nın insanlığıyla ilgili olarak Tanrı’nın Oğlu olarak aldığı tüm faydalar ve bereketler şimdi O’na yerleştirilen ve iman yoluyla O’nunla birleşen herkes tarafından paylaşılmakta ve sahip olunmaktadır. Pavlus’un dediği gibi, “Eğer Tanrı’nın çocuklarıysak, aynı zamanda mirasçıyız. Mesih’le birlikte yüceltilmek üzere Mesih’le birlikte acı çekiyorsak, Tanrı’nın mirasçılarıyız, Mesih’le ortak mirasçılarız” (Rom. 8:17).

Ancak eğer Mesih’le birlikte ortak mirasçılarsak ve böylece Baba’nın yanına yükseldiğinde O’nunla birlikte hükmetmeye başladıysak, niçin dünyanın muhalefetine maruz kalmaya devam ediyoruz? Neden bazıları kiliseyi terk edip dünyanın vaatlerini tercih ediyor? Deneyimlerimiz genellikle kurtuluşun gerçeklerini yansıtmıyor gibi görünmektedir. Yuhanna bunu 3:1-2’de açıklamaya koyulur. İlk olarak, eğer dünya Tanrı’ya karşı çıkıyor ve O’nun krallığını tanımayı reddediyorsa, O’nun çocukları için de aynı şekilde davranılmasını bekleyebiliriz ve Yuhanna’nın daha önce 2:18-19’da yaptığı yorumlar bize döneklik edenlerin her zaman dünyayla aynı safta olduklarını ve asla gerçekten O’nunla olmadıklarını hatırlatır.

İkinci olarak, Yuhanna Mesih’te evlat edinilmemizin “şimdi ve henüz değil” niteliğini vurgulamaktadır. Daha önce söylediği şeyi, yani şu anda Tanrı’nın çocukları olduğumuzu tekrarlar, fakat sonra ne olacağımızın henüz açıklanmadığını da ekler. Bu da iki bariz soruyu akla getirir: O hâlde bu ne zaman açıklanacak ve Tanrı’nın çocukları olarak şu anda doğru olmayan ama gelecekte bizim için doğru olacak olan şey nedir? Yuhanna her iki soruyu da ikna edici bir şekilde yanıtlar. Mesih ortaya çıktığında, yani ikinci gelişinde, O’na benzeyeceğimizi ve bunun da O’nu olduğu gibi göreceğimiz için böyle olacağını belirtir (1.Yu. 3:2).

Her ne kadar İsa, Tanrı’nın Davut Oğlu olarak ebedi bir krallık almış ve kiliseyle başlayan yeni bir yaratılış üzerinde hüküm sürmeye başlamış olsa da O’nun dirilişi ve göğe yükselişi bir yana, bu yeni yaratılış krallığı büyük ölçüde içsel ve görünmez bir şekilde icra edilmektedir. Ancak Mesih yönetimini tamamlamak ve yeni gökleri ve yeri meydana getirmek için geri döndüğünde, Tanrı’nın tüm yaratılmış düzeni kurtarışı tamamlanmış, tamamen gözler önünde ve görünür olacaktır. Mesih’in geri dönüşü olmayan yeni yaratılışa Kral olarak hükmettiğini gördüğümüzde, bizler de Tanrı’nın oğulları ve kızları, Mesih’teki ortak mirasçıları olarak diriltilecek, tamamen pak kılınacak ve tüm dünyanın görmesi için O’nunla birlikte tam ve kesin olarak hüküm sürmek üzere görkemli bir şekilde donatılmış olacağız. Bu, dünyanın muhalefeti ve sahte kardeşlerin dönekliği karşısında Tanrı’nın tüm çocuklarının Mesih’te sahip olduğu “umuttur”.

Öyleyse, bu özel eskatolojik (nihaî, son, son günlere dair) beklentiye sahip olan herkesin, tıpkı Mesih’in pak olduğu gibi kendilerini pak kılması ne anlama gelmektedir? Pak kılmak fiili Yeni Antlaşma’da ve Eski Antlaşma’nın Grekçe çevirilerinde sık sık bir şeyi ya da kişiyi Tanrı’nın huzurunda ve tapınakta kullanılmak üzere kabul edilebilir kılan temizliği tanımlamak için kullanılır (örneğin, Çık. 19:10; Say. 8:21; Yu. 11:55; Elç. 21:24, 26; 24:18). Başka yerlerde olduğu gibi (Yak. 4:8; 1.Pe. 1:22) burada da 1. Yuhanna 3:3’te ahlaki paklığı tanımlayan etik bir çağrışımla kullanılır. Sonsuz egemenliğinde Oğul’a kavuşmak üzere diriltilme ve yüceltilme umuduna sahip olanlar, İsa gibi Baba’nın kutsal hizmetine hazırlanmak üzere pak kılınmak için Kutsal Ruh’la ahlaksal iş birliği içinde bir yaşam sürerler.

Artık Tanrı’nın çocuklarıyız ve bu nedenle içsel olarak yeni yaratıklar olarak yaşıyoruz. Ancak biliyoruz ki asıl mirasımız yüceltilmiş paklığıyla dirilmiş İsa gibi olmaktır. O hâlde bunu açılış senaryomuza benzetebiliriz. Tıpkı anne babaları nasıl giyiniyorsa o şekilde giyinen çocuklar gibi, bu umuda sahip olan imanlılar da kendilerini tıpkı Mesih gibi pak kılarlar. Şu anda bile kutsallık peşindedirler çünkü kim olduklarını ve kime benzeyeceklerini bilirler. Büyümek için sabırsızlanırlar. Daha fazla bekleyemezler.


Bu makale orijinal olarak Ligonier Hizmetleri Table Talk Magazine blogunda yayınlanmıştır.

açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).

Dr. Matthew A. Dudreck
Dr. Matthew A. Dudreck
Dr. Matthew A. Dudreck, Sanford, Florida'daki Reformation Bible College'da Yeni Antlaşma alanında doçenttir.