Mesih’in Halkı
20/08/2024
Mesih’in Pak Olduğu Gibi Kendimizi Pak Kılmak
27/08/2024
Mesih’in Halkı
20/08/2024
Mesih’in Pak Olduğu Gibi Kendimizi Pak Kılmak
27/08/2024

Mesih’in Ricası

Yuhanna 17’de Mesih, öğrencileri için ciddi ve güçlü bir şekilde aracılık eder. Bu duanın hiçbir yerinde “başkâhin” sözcüğüne rastlamadığımız hâlde, duası “Başkâhin Duası” olarak bilinmektedir. Bununla birlikte, Mesih bu duanın biçiminde ve özünde kâhinlik rolünü açıkça gösterir. Mesih’in Büyük Başkâhin olarak rolü neydi? Heidelberg Kateşizmi’nin 31. sorusu ve cevabının Mesih hakkında söylediği gibi, O “bedeninin tek kurbanıyla bizi kurtaran ve Baba’ya bizim için aracılık etmek üzere her zaman yaşayan tek başkâhinimizdir.” Bu kâhinlik rolleri (özellikle de aracılık) duanın bu bölümü boyunca sergilenmektedir (Yu. 17:19-26). Büyük Başkâhin İsa, öğrencileri ve aslında tüm kilise için aracılık eder. Kendisine ait olanlar için, yani Baba’nın O’na verdiği kişiler için dua eder.

Büyük, son ve nihaî Başkâhin Mesih, öğrencileri için aracılık etme gücüyle Baba’nın huzuruna üç ricayla çıkar. O’nun aracılık taleplerinden Kurtarıcı’nın yüreği hakkında ne öğrenebiliriz? Başkâhinin göksel Babası’na sunduğu üç dua isteği nedir? Yuhanna 17:19-26 bize Mesih’in Kendisine ait olanlar için ve onların kutsanması, birliği ve yüceliği için dua ettiğini söyler.

KENDİSİNE AİT OLANLAR (24-26. AYETLER)

İsa ebedi bir sevgiyle sevdiği Kendisine ait olanlar için dua eder. Duasının sonunda Mesih bize seçilmişlik gerçeğine işaret eder. Seçilmişlik hem bahsedilen zaman diliminde hem de O’nun son sözlerinde tanımlanan taraflarda görülür. 24. ayetin sonundaki zaman dilimine dikkat edin. Mesih, “dünyanın kuruluşundan önce” kendisine verilen Babası’nın sevgisinden söz etmektedir (17:24). Yaratılıştan önce ne tür bir sevgi vardır? Baba, halkına da verilebilmesi için Oğul’a ne tür bir sevgi vermiştir (26. ayet)? Bu sevgi Tanrı’nın şefkatli seçilmişlik öğretisini açıklamaktadır. Belçika İman Açıklaması’nın 16. maddesi bunu şöyle açıklar: “Tanrı, ebedi ve değişmez ilahi hüküm uyarınca, Rabbimiz İsa Mesih’te belirlenmiş ve seçilmiş olanları, yaptıkları işlere bakmaksızın, salt iyiliği sayesinde … kurtararak merhamet eder.” Yaratılıştan önce var olan Baba’nın sevgisi, bu ebedi ve değişmeyen hükme işaret etmektedir.

Dahası, Mesih’in son sözleri seçimdeki iki tarafa işaret eder; Baba tarafından O’na verilenler ve verilmeyenler. Mesih 24 ve 25. ayetlerde “bana verdiklerinden” ve “dünyada” seni “tanımayanlardan” söz eder. Bu sözlerle Mesih seçilmiş olanları ve olmayanları tanımlamaktadır. Belçika İman Açıklaması 16, “seçilmiş olanlardan” ve “kendilerini içine sürükledikleri yıkım ve düşüş içinde” bıraktığı “diğerlerinden” söz ederken bu iki tarafı da kastetmektedir. Bu iki taraf arasındaki ayrım bizi “her ne olacaksa olacaktır” şeklinde kaderci bir sonuca götürmemelidir. Aksine, Başkâhin’in bu duadaki son vaadini duyduğumuzda, O’nun seçen sevgisinin gerçeğini duyurmak için araç olarak kullanılmayı arzulamamız gerekir. Kutsanmış Kurtarıcımız, seçtiklerinin Sözü’nün gerçeğinde kutsanması ve O’nun yüceliğini paylaşmak ve göstermek için O’nun aracılığıyla Baba’yla bütünleşmesi için dua etmektedir.

ADANMAK (KUTSAL KILINMAK) (17-19. AYETLER)

Bu kutsama isteği için Yuhanna 17:17, 19’u göz önünde bulundurmalıyız. 17. ayette Mesih, Baba’ya, “Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir,” 19. ayette ise, “Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi onların uğruna adıyorum” demiştir. Bu ayetlerde aynı Grekçe sözcüğün üç kez geçtiğini ve hem “kutsal kılmak” hem de “kendini adamak” olarak çevrildiğini görüyoruz. Bu kavramın her iki çevirisi de Mesih’in kâhin dilini kullandığını görmemize yardımcı olur. Mesih’in Kendisi nasıl ayrılmış ve Kendini adamışsa, öğrencilerinin de kutsal kılınması ya da dünyadan ayrılması için aracılık etmektedir. Bu da bizi bu aracılıkta iki nokta üzerinde düşünmeye teşvik eder: birincisi, Oğul’un öğrencilerinden nasıl kutsal kılınmalarını istediği ve ikincisi, Oğul’un bize Kendi adanmışlığını nasıl hatırlattığı.

Mesih öğrencilerinin kutsal kılınmasını isterken, Baba’dan ilk olarak onları Söz’ün gerçeğine yönlendirmesini ister. 17. ayette “gerçek”ten iki kez söz edilir. “Gerçekte” kutsal kılınmak için genel bir istekten sonra Mesih, Baba’nın “sözünün gerçek olduğunu” doğrulayarak sonuca varır. Bu istek kesinlikle öğrenciler için eşsiz bir şekilde geçerlidir. Onlar sadece beden almış olan gerçeğin Sözü’nü bilenler değil, aynı zamanda Tanrı’nın Sözü’nü duyurmak ve yazmak için O’nun araçları olarak Kutsal Ruh tarafından esinlenenler olacaklardı. Bu isteğin öğrenciler için özel bir anlamı vardır, ancak bu istek Tanrı’nın halkı olan herkes için de geçerlidir. Kutsal kılınmanın ya da Tanrı’ya adanmanın tek yolu Tanrı’nın Sözü’nün gücüdür.

Sonra Mesih 19. ayetin sonunda bu kutsal kılma isteğini yineler. Fakat şimdi onları Kendisiyle ilgili gerçeğe yönlendirmeye başlar. Bunu kendi adanmışlığını yansıtarak yapar: “Kendimi onların uğruna adıyorum” (17. ayet, vurgu eklenmiştir). Mesih’in ifadesi, Söz’ün gerçeğinin içeriğinin, onları kurtarmak için Kendisi’ni adayan Başkâhin İsa Mesih olduğunu gösterir. Öğrencilerin kutsal kılınması, Babamız’ın gözünde kutsal olmaları için, yalnızca esinlenmiş Söz’ünün gerçeğinde açıklanan İsa Mesih’in hakikati tarafından özgür kılınmaları gerekiyordu.

Elçilerin İşleri kitabında ve Mektuplar boyunca olanları düşündüğümüzde Mesih’in isteği yanıtlanır. Petrus’un ilk vaazı Söz’e hitap eder ve Mesih’e işaret eder (Elç. 2:14-36). Pavlus Korintlilere yazdığı ilk mektubuna “çarmıhın sözünü” vaaz ederek başlar (1:18, 23). Kutsal Yazılar boyunca İsa Mesih’in gerçeğini kabul etmeye çağrılıyoruz. Bu nedenle, bu talep özellikle birinci yüzyıldaki öğrenciler için olsa da bu kutsal kılma isteğinin içeriği hâlâ Mesih’i takip eden herkes için geçerlidir. Hepimiz diri şükran kurbanları olarak kutsal kılınmaya çağrıldık. Pavlus aynı kâhin ağzını Romalılar 12. bölümün başında da kullanır ve bizleri kendimizi “Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak” sunmaya davet eder (1. ayet). Böylece, Mesih’in öğrencileri için olan isteğinin yanıtlandığını görüyoruz. Kendileri için dua ettiği bu adamlar Elçiler olarak ilerlediler. Dahası, öğrenciler ilettikleri mesajlarda ve ettikleri dualarda Mesih’in tüm takipçilerinin kutsal kılınmasını da istemişlerdir. Dolayısıyla, Mesih’in şefaatinin bu bölümü öğrencileri için olsa da Mesih’i ve O’nun Sözü’nü izleyenler olarak bizler için de geçerli olduğunu görüyoruz.

Mesih de 19. ayette kendi adanmışlığını hatırlatarak bu rica konusunda bizi teselli eder. Kuşkusuz Mesih, öğrencileriyle bağlantı kurmak için aynı sözcüğü kullanır. Ancak onların kutsal kılınması ile kendisinin adanması arasında da bir ayrım yapar. Çünkü öğrencilerin kutsal kılınmaları için bir ricaya ihtiyaç duydukları yerde, Mesih bize kendisinin adanmış olduğunu hatırlatır. “Yol, gerçek ve yaşam” (Yu. 14:6) olarak tanımlanan İsa’nın adanma talebinde bulunmasına gerek yoktur. Aksine, bu adanmada Kendisi’nin Başkâhin, kurban ve Baba’sının gözünde Kutsal Olan olduğunu ilan eder. Mesih bu kâhinlik dilini kullanarak, başka hiçbir şeye benzemeyen bir Kâhin olduğunu teyit eder. Bu kâhinlik bildirisinin verdiği teselli Mesih’e ait olan herkes içindir. Bu nedenle, 20. ayette uygun bir şekilde geçiş yapar ve sadece öğrencileri için dua etmediğini gösterir (17:20). Başkâhin aracılığını şimdiki zamanda ve gelecekte Kendisi’ne ait olan herkese yayar. Duası, bütün zamanlardaki imanlılar topluluğu için uygun bir istekte bulunarak devam eder, bu istek birleşme isteğidir.

BİRLİK (21-23. AYETLER)

Mesih’in birlik isteğini 21-23 ayetleri boyunca görürüz. 21. ayette “hepsinin bir olmasını” ister (vurgu eklenmiştir). 22. ayette bu istek yinelenir: “Bizim bir olduğumuz gibi onlar da bir olsunlar” (vurgu eklenmiştir). Son olarak 23. ayette, “tam bir birlik içinde bulunsunlar” (vurgu eklenmiştir). Bununla birlikte, O’nun ne tür bir birlik için ricada bulunduğunu sormamız gerekir. Bugün Tanrı’nın halkının yaşamında pek çok bölünme vardır. Hristiyan olduğunu iddia edenlerin (sadece birkaçını saymak gerekirse) teolojik, sosyolojik, ekonomik, kültürel, ırksal, coğrafî ve tarihsel nedenlerle hâlâ bölünmüş olduğunu görüyoruz. Peki, Mesih bu bölünmelerden birine ya da hepsine bir son verilmesini mi istiyor? Mesih’in bu birlik isteğinin ardındaki niyeti anlamak için, isteğin hem bir örnek hem de bir birlik uygulaması olarak nasıl hizmet ettiğini değerlendirmeliyiz.

Tanrı’nın Oğlu 21 ve 22. ayetlerde birlik konusunda şok edici bir örnek verir. Mesih, imanlıların birliğini, Oğul ve Baba’nın birliğiyle karşılaştırır. “Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi” der ve şöyle devam eder: “onlar da bizde olsunlar.” Baba ve Oğul’un ilişkisi, bir olarak birlik olma çağrımızı örneklemek için kullanılır. Bu örneklemede Oğul, Baba ve Oğul’la panteistik bir birlik kurarak ilahi varlıklar olmamızı talep etmiyor. Daha ziyade, Mesih bize arzu etmemiz gereken birliğin bir örneğini vermek için Baba ve Oğul arasındaki birliğin en büyük resmini kullanmaktadır. Bu nedenle, bu güçlü örnek bize birliğin pratik bir uygulamasını da verir.

Mesih, Tanrı’nın halkının Kendisi’nde bir olması için dua ederek birliği uygular. Birlik fikrinin tek başına nasıl ayakta duramayacağına dikkat edin. Öylece bir olamayız. Yalnızca O’nda bir olabiliriz. Sosyolojik, ekonomik, kültürel, ırksal, coğrafi ya da tarihsel bölünmeyi kırmak için birlik özlemi duyuyorsak, bu ancak Oğul’a dönerek gerçekleşebilir. Birlik kendi başına var olan sihirli bir panzehir değildir. Mesih’ten ayrı birlik, düşmüş insanın tanımladığı ve yonttuğu bir puttur.

Kilisede çok sık olarak bu yanlış birlik yolunu izliyoruz. Mesih ve kilisesi arasındaki dikey ilişkiyi unutuyor ve birbirimize yatay olarak bakarak kendi sorunlarımızı kendi bilgeliğimizle nasıl çözebileceğimizi düşünüyoruz. Kendi kendine yapılan ve kendine bağımlı birlik planları her zaman başarısız olmaya mahkûmdur. Mesih, birlik için ettiği duada, odağımızı doğru yöne çevirir. Bize Mesih’te gerçek birliğin iki şekilde bulunduğu gösterilir: iman yoluyla birlik (21. ayet) ve Baba’nın sevgisinde birlik (23. ayet).

Birlik için ilk rica iman yoluyla birlik içindir. 20. ayette Mesih, “[öğrencilerin] sözü aracılığıyla [O’na] iman edecek” herkes için aracılık eder. 21. ayette bu iman birliğini genişleterek, “dünya beni senin gönderdiğine iman etsin” diye rica eder. 20. ayetteki istek kilise içindeki birlik kavramını açıklarken, 21. ayette Mesih bu birlik fikrinin tüm dünyaya nasıl duyurulacağını açıklar. İster 20. ayetteki paydaşlığa ister 21. ayetteki müjdeciliğe odaklanılsın, bu tür bir birlik yalnızca Mesih’e iman yoluyla sağlanabilir. İsa’nın isteği bize Müjde’nin duyurulmasının neden bu kadar önemli olduğunu hatırlatır. Birlik için her gerçek umut Mesih’e imanla başlamalıdır.

Mesih ayrıca Baba’nın sevgisinde bir olmamızı da dilemektedir. Babamız’ın sevgisi çok büyük bir teşviktir. Günah ve Şeytan’la olan savaşlarımıza rağmen, Oğul göksel Babamız’ın çocukları olarak birleşmemizi istemektedir. Mezmur 103’ün bir yorumu bunu çok iyi ifade eder:

Bir babanın tüm çocuklarına
Duyduğu şefkatli sevgi gibi,
Rab de Kendisi’ne korkuyla tapınanlara
Böyle bir sevgi bahşeder. (“Tanrı’nın Babacan Sevgisi,” İlahi No 278)

Babamız’ın Mesih uğruna duyduğu sevgi bize birlik konusunda daha derin bir anlayış kazandırır. Mezmur 103’ün yazarı Davut, Baba’nın sevgisini biliyordu. Başkâhinimiz’in duasını kayda geçiren Yuhanna da Baba’nın sevgisini biliyordu. Göklerdeki Babamız’a seslenmeye devam eden bizler, bu insanlarla ve Mesih uğruna imanla O’na seslenen herkesle birleşmiş durumdayız.

Mesih’in birlik isteği bizi öncelikle mezhepsel engelleri ya da kültürel engelleri yıkmak için stratejiler aramaya itmemeli ya da günün sosyal bölünmelerini tartışmak için bir ispat metni olarak kalmamalıdır. Aksine, Başkâhin’in isteği, Baba ve Oğul’la bir olduğumuz, O’nun Sözü aracılığıyla O’na iman etmeye ve Mesih’i dünyaya göstermeye çağrıldığımız konusunda bizi cesaretlendirir. Mesih’in Kendisi bu birlik duasını yerine getirmiştir ve erkekler ve kadınlar O’na iman ettikçe ve O’nu dünyaya duyurdukça bunu yerine getirmeye devam etmektedir.

YÜCELİK (22, 24. AYETLER)

Kurtarıcı daha sonra öğrencilerinin O’nun yüceliğini göstermeleri için son bir dua isteğine geçer. Yücelik istemi, birlik fikriyle bağlantılı olduğu için son derece isabetli bir sonuçtur. Öğrencileri Mesih’le birleştikçe O’nun yüceliğini de paylaşacaklardır. Bu son ayetlerde Mesih, yüceliğinin şimdi kabul edilmesini ve yüceliğinin gelecekte paylaşılmasını ister. Mesih 22. ayette öncelikle şimdiki yüceliğe işaret eder, çünkü onlara burada ve şimdi verdiği yücelikten söz eder (Yu. 17:22). Kuşkusuz, Kurtarıcımız’ın yüceliği çoktan açığa çıkmıştır. Çünkü O, yücelik içinde gelen (Lu. 2:14), yüceliğini öğrencilerine açıklayan (Mat. 17:1-8), yücelik içinde muzaffer bir şekilde içeri giren (Lu. 19:38) ve yücelik içinde mezardan dirilendir (24:19). Büyük Başkâhin, Yeruşalim’deki yüceliğinin zaten gösterilmiş olduğunu ve bir gün tüm doluluğuyla ortaya çıkacağını teyit eder. Kuşkusuz O’nun yüceliğini yüz yüze görmeyi arzulasak da yüceliğini zaten nasıl açıkladığını da kabul etmeliyiz. O’nun yüceliğinin Sözü’nde bize ne kadar açık bir şekilde gösterildiğini gördüğümüzde, Kutsal Yazılar’ı okumayı daha da çok istemeliyiz.

Üstelik Mesih yüceliğinin gelecekte gelmesini istemektedir. 24. ayette, “Baba, bana verdiklerinin de bulunduğum yerde benimle birlikte olmalarını ve benim yüceliğimi, bana verdiğin yüceliği görmelerini istiyorum” (Yu. 17:24) diyerek ileriye dönük bir istekte bulunmaktadır. Gerçekten de yücelik kavramı bizi genellikle gelecek olana bakmaya iter (Mat. 16:27). Gelecekteki yücelik tüm Hristiyanları dua etmeye devam etmeye çağırır. Kutsal Yazılar’da bulduğumuz son dua “Gel, Rab İsa!”dır. (Vah. 22:20). Zor zamanlarda, günahla mücadele ederken ya da ölüm acısı çekerken, “Gel, Rab İsa!” diye dua etmeye devam edelim. Gelecekteki yücelik bize Tanrı’nın kurtuluş planının büyük resmini de hatırlatmaktadır. O’nun kurtuluş planı ebediyet boyunca devam edecek olan bir plandır ve dünyanın temellerinden önce başlamış olan bir plandır. Mesih’in Başkâhinlik Duası’ndaki (Yu. 17:24-26) son ifadeler bize O’nun hâlâ seçilmişleri için dua ettiğini göstermektedir. Başkâhinimiz İsa şimdi bile göklerden bizim için aracılık ederken, bu duada ne büyük bir cesaret buluruz. O’nu tanıyalım ve imanla O’na bağlanalım. O yücelik içinde geri dönene kadar O’nu dünyaya tanıtmaya devam etmeye çağrıldık.


Bu makale orijinal olarak Ligonier Hizmetleri Table Talk Magazine blogunda yayınlanmıştır.

açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).

Robert M. Godfrey
Robert M. Godfrey
Robert M. Godfrey, New Holland, PA'daki Zeltenreich Reform Kilisesi'nin pastörüdür.