
Peygamberlik Kitapları Nasıl Okunur?
24/06/2025
Tarihsel Anlatı Nasıl Okunur?
01/07/2025Kutsal Kitap’ı Hatırlamak ve Uygulamak

Kutsal Kitap’ı öğrenmek bir dil öğrenmek gibidir. Her ikisini de öğrenmenin en iyi yolu daldırma yöntemidir. Çocuklarımız konuşmayı, okumayı ve yazmayı öğrenirken, İngilizceyi (ya da Türkçeyi) tekrar ederek, pratik yaparak ve kullanarak öğrenirler. Bu nedenle, Tanrı’nın Sözü’nü okuduğumuzda, Kutsal Yazılar’ı hatırlamanın en iyi yollarından bazıları, onu düzenli olarak okumak, yüreklerimizde dua etmek, aile yaşamına dahil etmek ve vaaz edildiğini duymaktır. Başka bir deyişle, Kutsal Yazılar’ı günlük yaşamımıza ve uygulamamıza ne kadar çok dahil edersek, içeriklerini o kadar çok hatırlayacak ve bu içeriklerin değerini bileceğiz.
1. Kutsal Kitap’ın tamamını düzenli olarak okumak.
İlk olarak, Kutsal Kitap’ın tamamını düzenli olarak okumalıyız. Bir dili öğrenirken ilk ihtiyacımız olan şeyler kelime bilgisi, dil bilgisi ve içeriktir. İlginçtir ki, 1. Mezmur, imanlılara gece gündüz Tanrı’nın yasası üzerinde derin düşünmelerini öğütlemez; bunu yaptığımızı varsayar (Mez. 1:2). Yine de pek çok imanlı, Kutsal Yazılar üzerinde nasıl derin düşüneceğini bilmez. Buna nereden başlanmalıdır? Atılması gereken ilk adım okumaktır.
Görünüşe göre pek çok Hristiyan, Kutsal Kitap’ın tamamını okumuyor. Ne kadar okuduğumuzu gözden geçirdiğimizde, Müjdeler veya Romalılar 8 gibi favori metinlere yöneldiğimizi görüyor muyuz? Yine de Tanrı Sözü’nün her parçasına, Tanrı Sözü olmasından başka bir nedenle olmasa bile, değer vermeliyiz. 119. Mezmur, Rab’bin yasasına duyulan candan (tüm ruhu içeren) sevgiyi ifade eder, çünkü mezmur yazarı yasanın Rabbi’ne yürekten sevgi duymayı amaçlamıştır. Tanrı’nın neye benzediğini ve kim olduğunu tam olarak anlayabilmek için Kutsal Yazılar’ın tamamına ihtiyacımız vardır. Bunu yapmanın en iyi yolu bir plana sahip olmaktır.
Birçok okuma planı mevcut olsa da, günde üç ya da dört bölüm okumak yaklaşık bir yıl içinde tüm Kutsal Kitap’ı bitirmenizi sağlayacaktır. Kutsal Yazılar’ın her bölümünü ne kadar sık okursak, Kutsal Kitap’a ait sözcük dağarcığını, dil bilgisini ve düşünce kalıplarını öğrenmeye başladıkça, bölümler birbirini daha fazla açıklar. Eğer günlük özel ibadet için zaman ayırmazsak, Tanrı’nın Kitabı’nı sürekli olarak incelemezsek, o zaman Apollos gibi nasıl “Kutsal Yazılar’da güçlü” olacağız (Elç. 18:24 – Bünyamin Candemir Çevirisi)?
2. Kutsal Kitap okumalarımız aracılığıyla dua etmek.
Kutsal Yazıları okumak sadece özel bir “ruhsal okuma zamanı” ifadesi olmamalıdır. Bu, öncelikle dua yoluyla ifade ettiğimiz, Tanrı’yı aradığımız bir ibadet eylemidir. Tanrı’nın, yasasındaki harikulade şeyleri görmemiz için gözlerimizi açması konusunda dua etmekle kalmamalı (Mez. 119:18), aynı zamanda dualarımıza Kutsal Yazılar’a dayalı ifadeler de eklemeliyiz. “Bu metin bana Tanrı hakkında ne gösteriyor?” diye sormak hem kolay hem de zor bölümleri verimli hâle getirebilir.
Örneğin, Mezmur 90:1-2, Tanrı’nın tüm kuşaklar boyunca konutumuz olduğunu ve “öncesizlikten sonsuzluğa dek” Tanrı olduğunu söyler. “Tanrım, çocuklarım ve ben Seninle yaşadığımız, Sen de bizimle yaşadığın ve Sen sonsuz olduğundan dolayı ailemize verdiğin sözleri sonsuza dek tutabileceğin için Sana şükrediyorum” diye dua edemez miyiz? Dua yoluyla Tanrı’nın yüceliğini aramak, aynı şekilde 1. Tarihler’deki dokuz bölümlük soyağacı boyunca bile bizi ibadette Tanrı’ya çekebilir, çünkü sadece bir isim listesi yerine Tanrı’nın halkına olan antlaşma sadakatini görürüz.
3. Kutsal Yazılar’ı aile rutinlerimize dokumak.
Rab’bi sevmenin, otururken, kalkarken ve yürürken çocuklarımıza O’nun Sözü’nden konuşmayı içerdiğini biliyoruz (Yas. 6:6-7). Bunu yapmanın en bariz yolu, özel ibadetimizi aile ibadetine dönüştürmek, Kutsal Yazılar’ı birlikte okumak, dua etmek ve ilahi söylemektir. Aile ibadetini kısa ve basit tutmak, bu zamanları hem kârlı hem de hiç yapmamaktan daha iyi hâle getirir.
Kendi başımıza ve evlerimizde Kutsal Kitap’ı okumak ve dua etmek, doğal olarak gün boyunca Kutsal Kitap hakkında konuşmaya yol açar. Çiftler kendilerini Tanrı’nın Sözü’ne verdikçe, eğer varsa çocuklarını da dahil ettikçe, Kutsal Yazılar’ı bilmelerine ve hatırlamalarına yardımcı olacak ruhsal okuma yapma alışkanlıkları geliştirirler ve bu alışkanlıklar doğal olarak günlük konuşmalarına da yansır. Yüreğimize ne kadar çok Kutsal Yazı koyarsak, yürekten taşmanın doğal bir sonucu olarak ağız da o kadar çok konuşacaktır.
4. Kutsal Kitap’a dayalı vaazları sık sık duymak (dinlemek).
Kutsal Kitap üzerine verilen sadık vaazlarda Mesih’in sesini duyarız (Rom. 10:14-17; Ef. 2:17). Ruh’un gücü, Tanrı’nın, Oğlu’na tanıklığını duyuran vaizlere eşlik eder (1.Ko. 2:1-5). Kutsal Kitap derslerini ve vaazları internetten dinlemek iyi olsa da, Mesih ve O’nun halkıyla toplu ibadette buluşmak çok daha iyidir. Neyse ki Rab, yüreklerimizi dirilmiş ve göğe yükselmiş olan Mesih’in bulunduğu cennete yönlendirmek için bize haftalık bir Şabat vermiştir. Özel ve aile ibadetleri yaşamımız boyunca Kutsal Yazılar’a dalmamıza (gömülmemize) yardımcı olur. Yine de toplu ibadet, Ruh’un özellikle Söz’ün önemini vurguladığı, Tanrı’nın Sözü’nü uygulamamızı ve onu uygulayarak hatırlamamızı sağladığı bu sürecin temel taşıdır.
Augustinus’un On Christian Doctrine (Hristiyan Öğretisi Üzerine) adlı kitabında öğütlediği gibi, Kutsal Kitap’ı okumanın en iyi yolu, onun aracılığıyla Tanrı’yı aramak ve O’ndan zevk almaktır. Kutsal Kitap’ın sayfalarındaki sözcükler Rab’be işaret eden “işaretlerdir”, ancak Tanrı’nın Sözü’nü okuduğumuzda ve işittiğimizde gerçekten istediğimiz “şey” Üçlübirlik Tanrısı’dır. Kutsal Yazılar’ı öğrenmek bütün ruhumuzu kapsayan bir iştir. O’nun Sözü üzerinde çalışırken Ruh’un Oğul’u yüceltmesi için dua ediyor muyuz? Tanrı’nın sevgili çocukları olarak O’nu bedensel ve ruhsal olarak yüceltmeyi amaçlıyor muyuz? Kutsal Kitap’ı hatırlamak için onu içselleştirecek araçlar kullanıyor ve dua ederek uygulamaya çalışıyor muyuz?
Bu makale Yorum Bilimi serisinin bir parçasıdır. Orijinal olarak Ligonier Hizmetleri blogunda yayınlanmıştır.
açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).