Çölde Sayım Hakkında Bilmeniz Gereken 3 Şey
14/03/2024
Yeşu Hakkında Bilmeniz Gereken 3 Şey
21/03/2024
Çölde Sayım Hakkında Bilmeniz Gereken 3 Şey
14/03/2024
Yeşu Hakkında Bilmeniz Gereken 3 Şey
21/03/2024

Yasanın Tekrarı Hakkında Bilmeniz Gereken 3 Şey

Yasanın Tekrarı kitabı kendi içinde önemli olduğu kadar, Yeni Antlaşma’da çok sayıda alıntılanmış olması nedeniyle de önemlidir. İsa’nın ve öğrencilerinin bildirileri doğrudan bu kitaptan alınmıştır. İsa ayartılmalarında bu kitaptan alıntı yapmış (Mat. 4:4, 7, 10) ve Tanrı’ya karşı her şeyi kucaklayan bir sevgiye olan vurgusunu yeniden teyit etmiştir (Mat. 22:37-38). Elçilerin İşleri’ndeki Elçisel vaaz, özellikle peygamberlik göreviyle ilgili sözün İsa’nın şahsında gerçekleştiğine işaret ederken (Yas. 18:15; Elç. 3:22) büyük ölçüde bu kitaptan yararlanır. Yeni Antlaşma’nın en az yedi mektubunda Yasanın Tekrarı’ndan alıntılar yer alır; bunlardan belki de en önemlisi Galatyalılar 3:10-14’tür. Pavlus burada, Mesih’in bizim için bir lânet hâline gelerek (Gal. 3:13) Yasa’nın Tekrarı’nın sözünü ettiği lânetten (bkz. Yas. 21:23) bizi kurtardığını yazmaktadır.

Bu kitabın İngilizce adı olan Deuteronomy, Latince ve Grekçeden alınmıştır ve “ikinci yasa” anlamına gelir; Yasanın Tekrarı 17:18’deki atfın da tam olarak bu anlama geldiği varsayılır. Ancak bu kısım kralın kendisi için yasanın bir kopyasına sahip olduğunu ifade etmektedir. Kitabın içeriği, bunun ikinci bir yasa değil, Sina Dağı’nda (Yas. 33:2 hariç, Yasanın Tekrarı boyunca ” Horev” olarak adlandırılır) yapılan antlaşmanın yenilenmesi olduğunu gösterir. Bu kitap açıkça Tanrı’nın İbrahim, İshak ve Yakup’a verdiği lütufkâr vaatlerle bağlantılıdır (örneğin bkz. Yas. 6:10-11; 7:7-9). Kitap aynı zamanda İsrail’in Tanrı’nın onlara vermeyi vaat ettiği topraklara girmesinden hemen önce atalara verilen vaatlerin kısmen yerine getirilmesine vurgu yaparak Pentatük’ün tamamlandığına işaret eder.

Okuyucuların Yasanın Tekrarı kitabı ve öğretisi hakkında bilmesi gereken üç önemli nokta vardır.

1. Yasanın Tekrarı bir antlaşma belgesidir.

Bir antlaşma belgesi olarak Yasanın Tekrarı, Tanrı ve halkı arasındaki bağla alakalıdır. Tanrı lütufkâr merhametiyle hareket etmiş, onlarla özel bir ilişki içine girmiştir. Halkını sevmiş ve uzattığı güçlü eliyle onları kurtarmıştır (özellikle bkz. Yas. 7:7-9; 9:5-6; 14:2). Tanrı Sina’da onlarla bu resmî ilişkiye adım attı. Onlara yaklaştı ve “Ben sizin Tanrınız olacağım, siz de benim halkım olacaksınız” diye vaat etti. Dolayısıyla antlaşma, Tanrı ile insan arasında, Tanrı’nın lütfuyla egemen olarak uyguladığı, O’nun ve halkının ilişkilerini resmî terimlerle ifade ettiği bir bağdı. Antlaşma halkı, bu kurtarıcı Tanrı’nın kendileri için yaptığı her şeye itaatle karşılık vermek durumundaydı. Yaşamlarının hiçbir alanı O’nun ahlaki taleplerinden muaf değildi. Yasanın Tekrarı’nın yapısı ve içeriği, M.Ö. ikinci binyıldaki seküler yaşamda bilinen antlaşmalara çok benzer bir şekilde birbirine bağlanmıştır.

2. Yasanın Tekrarı, Dekalog’un, yani On Emir’in bir açıklamasıdır.

Kutsal Kitap’ın başka hiçbir kitabında On Emir’in Yasanın Tekrarı’ndan daha kapsamlı bir açıklamasına rastlanmaz. Beşinci bölümde ortaya konan Dekalog ile 6-26. bölümlerdeki açıklamalar arasında bir tezat vardır. Bu tezat ilahi ve beşerî yasalar arasındaki tezat değildir. Bundan ziyade, antlaşmanın temel çekirdeği olan Dekalog ile bunun çeşitli uygulamalarını ortaya koyan açıklama arasındadır. Tanrı’nın iddialarını dinleyicilerin vicdanlarına aşılamayı amaçlayan vaazlardan oluşur. Musa İsrail halkının önüne yaşamı ve ölümü, bereketi ve laneti koydu ve onlara meydan okuyarak şöyle dedi: “Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız. Tanrınız RAB’bi sevin, sözüne uyup O’na bağlanın. RAB yaşamınızdır; kendilerine vereceğine ilişkin atalarınız İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a söz verdiği ülkede uzun yaşamanızı sağlayacaktır” (Yas. 30:19-20). Ancak Dekalog’un açıklanmasıyla ilgili söylenmesi gereken bir şey daha vardır. Mısır’dan Çıkış 21-23’teki antlaşma kitabında, emirlerin birçoğu ele alınır, ancak Mısır’dan Çıkış 20’de göründükleri sırayla değil. Ancak Yasa’nın Tekrarı’nda buyruklar Yasa’nın Tekrarı 5’te olduğu gibi aynı sırayla işlenir. Bu emirlerin emredici biçimi 5. bölümde yer alırken, açıklayıcı biçimi 6-26. bölümleri kapsar. Açıklama, emirlerin temel itici gücünü detaylandırır, ancak aynı zamanda her biri için yörüngeyi de gösterir. Bu da emirlerin birçoğunun ilk okumada göründüğünden daha geniş anlamlar içerdiği anlamına gelir. Örneğin, beşinci emir sadece ebeveyn/çocuk ilişkisiyle değil, İsrail’deki tüm yetki yapılarıyla ilgilidir.

3. Yasanın Tekrarı kitabı toprak kavramını vurgular.

Tevrat’ın ilk üç kitabı (Yaratılış, Mısır’dan Çıkış ve Levililer) daha çok Tanrı ile halkı arasındaki ilişki boyutuyla ilgilenirken, Çölde Sayım ve Yasanın Tekrarı toprak üzerinde yoğunlaşır. Yasanın Tekrarı’nda büyük bir aile vaadi gibi diğer atalara ait vaatler yankılanır (Yas. 1:10; 10:22; 28:62), ancak “toprak” baskındır. Bu topraklar Tanrı’nın armağanı olacaktı ve onlar bu topraklara sahip olmadan çok önce onlara vermeye ant içmişti. Halkı ülkede “huzur” bulacak (Yas. 3:20; 12:9-10; 25:19) ve O’nun sağlayacağı bereketlerin tadını çıkaracaktı. Bu huzur kavramı Mezmur 95’te ele alınır ve İbraniler 3:7-4:13’te daha da geliştirilir. İsrail’in önündeki Kenan diyarında nasıl huzur varsa, Hristiyan imanlıları da huzur beklemektedir. Bu, onlar tarafından aranan “göksel diyar”, gelecek olan kalıcı kentle özdeştir (İbr. 11:16; 13:14). Hristiyan ilahiyatının, ölümün ve Tanrı’nın göksel huzuruna girişin sembolü olarak Şeria Nehri’ni geçip vaat edilmiş topraklara ulaşma temasını benimsemiş olması hiç de şaşırtıcı değildir.

Yasanın Tekrarı Pentatük’ü sona erdirir, artık atalara verilen vaatler kısmen yerine gelmiştir. Kenan diyarına girişle birlikte toprak teması gerçekleşirken, krallık ve peygamberlikle ilgili olanlar gibi diğer vaatler iyi toprakların, süt ve bal akan ülkenin alınmasından sonra yerine getirilmiştir (Yas. 31:20).


Bu makale Bilmeniz Gereken 3 Şey serisinin bir parçasıdır. Orijinal olarak Ligonier Hizmetleri blogunda yayınlanmıştır.

açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).