Öfke Nedir?
31/10/2024Metanet Nedir?
07/11/2024Şehvet Nedir?
Şehvet günahının ilk ortaya çıkışı, erkek ve kadının trajik seçimlerini yaptıkları sırada bahçede gerçekleşmiş olabilir. Havva yılanın ayartmalarını düşünürken, diğer şeylerin yanı sıra meyvenin “gözlere hoş” olduğunu gözlemledi (Yar. 3:6 – Kitab-ı Mukaddes Çevirisi). Elbette, bir şeyin görünüşünün hoş olmasının özünde yanlış bir şey yoktur. Ancak Yaratılış 3, tarihin en rezil günahının kaydıdır. Dolayısıyla, Havva’nın meyveye zevkle bakmasının şehvet dolu bir gözle yapıldığı sonucuna rahatlıkla varabiliriz. Bu, göz diken bir bakıştı; yani sahip olması uygun olmayan bir şeye sahip olma özlemi içeriyordu.
Havva günahlı bir doğaya sahip olmadan doğduğu için, meyveyi (ya da daha spesifik olarak meyvenin ona verebileceğine inandığı şeyi) arzulayarak işlediği günah, dışsal bir ayartma kaynağına karşılık olarak bilinçli bir şekilde seçilmiş bir günahtı. Biz buna “dışarıdan gelen ayartma” diyoruz. Ancak biz, ilk annemizden çok daha zor bir vaziyetteyiz. Günaha karşı doğal bir tercihle doğduğumuz için, herhangi bir dış kaynak bizi kışkırtmadan kendi başımıza şehvet dolu arzular üretme yeteneğine sahibiz. Biz buna “içten gelen ayartma” diyoruz. Yakup 1:14-15’teki sözleri düşünün: “Herkes kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır. Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir” (vurgu eklenmiştir).
Yeni Antlaşma’da şehvet için kullanılan sözcük epithumia‘dır ve “arzu” anlamına gelir. Elbette tüm arzular kötü değildir. Gerçekten de Yeni Antlaşma’da epithumia‘nın olumlu anlamda kullanıldığı örnekler vardır, örneğin nitelikli bir kişinin ihtiyarlık görevini uygun bir şekilde “arzu et[mesi]” gibi (1.Ti. 3:1 – Bünyamin Candemir Çevirisi). Ancak epithumia genellikle günahkâr arzulara atıfta bulunmak için kullanılır, bu nedenle epithumia “arzular” olarak çevrilmenin yanı sıra “şehvet” ve “tutkular” olarak da çevrilir. Şehvet gayrimeşru cinsel ilişki, sarhoşluk, haksız kazanç, intikam ya da Tanrı’nın yasakladığı başka herhangi bir şey gibi günah olan bir şeye duyulan arzudur.
Şehvet, kendi başına günah olmayan bir şeyi arzulama biçimimize de uygulanabilir. Başka bir deyişle, iyi bir şeyi yanlış şekilde ya da yanlış nedenlerle arzuladığımızda şehvet duyabiliriz. Bir eşi arzulamak günah değildir. Ancak başka birinin eşini arzulamak günahtır. Meşru emeklerin karşılığını adil bir şekilde almayı arzulamak günah değildir. Ancak materyalist iştahlarımızı tatmin etmek ya da dünyevi güvenliğe olan derin isteğimizden dolayı zenginliği arzulamak günahtır. Dinlenmek iyidir. Ancak tembellik günahı, bu arzu çarpıtıldığında ortaya çıkan şeydir. Durumu anladınız. Şehvet hem yanlış bir şey için duyulan arzu hem de iyi bir şey için duyulan yanlış bir arzudur. Şehvet, tüm biçimleri ve ifadeleriyle istisnasız günahlıdır ve bu nedenle Tanrı’ya karşı bir tür isyanı temsil eder.
Efesliler’de Pavlus epithumia‘yı, “bir zamanlar benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre” yaşadığımız Mesih’e sahip olmayan yaşamı niteleyen günahlara ait olarak listeler (Ef. 2:3, vurgu eklenmiştir). Titus’ta bize Mesih’e dönmeden önce “türlü arzulara ve zevklere köle” olduğumuz söylenir (Titus 3:3, vurgu eklenmiştir). Bu tür günahlı arzulara teslim olmuş bir yaşam, Hristiyan yaşamıyla son derece tutarsızdır.
Petrus, bir Hristiyan’ın yaşamını imanlı olmayanların yaşamıyla karşılaştırmanın bir yolu olarak şehvetten (tutkulardan) söz eder: “Söz dinleyen çocuklar olarak, bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın” (1.Pe. 1:14, vurgu eklenmiştir). “Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz” (1.Pe. 2:11, vurgu eklenmiştir). Bize “artık insan tutkularına göre değil, Tanrı’nın isteğine göre” yaşamamız gerektiğini söyler (1.Pe. 4:2, vurgu eklenmiştir).
İsa kendisine ve hizmetine karşı çıkan din önderlerini azarlarken, onların “arzularını[n]” (şehvetlerinin) babaları Şeytan’ın arzularıyla (şehvetleriyle) aynı olduğunu söylemiştir (Yu. 8:44). İsa şehvetin kökenini Şeytan’ın kötü yüreğinde bulur. O hâlde şehvetin ya da dünyevi arzuların insan yüreğindeki Müjde tohumunu sık sık boğması şaşırtıcı değildir (Mar. 4:19). Bu yüzden şehvet, kilisenin Müjde’ye kulak verme çabalarını hedef alır.
Şehvete sert bir şekilde karşı durmamız gerekir. Dışarıdan geldiği zaman ondan kaçmalı ve yüreğimizden fışkırdığı zaman onu öldürmeliyiz. Şehvet bizim için tüm günahlar gibi kötüdür çünkü bize zehrin tatlı olduğunu ve ölmenin yaşamak olduğunu söyler. Şehvet bize karşı savaş açtığı gibi, biz de şehvete karşı savaş açmak için Tanrı vergisi lütuf araçlarını (Kutsal Yazılar, sakramentler, Hristiyan paydaşlığı ve dua) tam olarak kullanalım. İsa’ya bakalım ve O’na yüreklerimizde değer verelim. O’nun gücü ve güzelliği dünyanın bizi ayartabileceği her şeyden çok daha büyüktür. İsa’nın vaatleri, dünyasal arzuların alaycı vaatlerinden çok daha iyidir:
Mesih’le birlikte dirildiğinize göre, gökteki değerlerin ardından gidin. Mesih orada, Tanrı’nın sağında oturuyor. Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün. Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih’le birlikte Tanrı’da saklıdır. Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O’nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz. (Kol. 3:1-4)
Bu makale Erdemler ve Erdemsizlikler serisinin bir parçasıdır. Orijinal olarak Ligonier Hizmetleri blogunda yayınlanmıştır.
açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).