Mesih’in Pak Olduğu Gibi Kendimizi Pak Kılmak
27/08/2024O Yeterlidir
03/09/2024Kahinler Krallığı
Üniversitedeyken bir dönem yurtdışında eğitim gördüm ve bu bana birçok ülkeye seyahat etme fırsatı verdi. Geçenlerde eski pasaportuma baktım ve sayfaları çevirip damgaları ve vizeleri incelerken bir krallık olarak sadece bir ülkeyi ziyaret ettiğimi fark ettim. Dünya üzerinde hâlâ çok sayıda krallık var, ancak Tanrı’nın, kilisesini bir krallık hâline getirmesinin ne anlama geldiğini kavramak hâlâ zor olabilir.
Keza, kiliselerinde kâhin bulunmayanlar için kâhinlerin konumu uzak ya da ilişkilendirilemez gelebilir. Çağlar boyunca kâhinleri çevreleyen başarısızlıklar, istismarlar ve skandallar da Tanrı’nın kiliseyi kâhinler olarak çağırdığı makamın ve amacın önemini kavramayı zorlaştırmaktadır.
Aşağıda şu bölümleri kısaca ele almak istiyorum: Mısır’dan Çıkış 19:6; 1. Petrus 2:5, 9; ve Vahiy 1:6; 5:9. Bunun, kilisenin bir kâhinler krallığı olarak kimliğini ve amacını daha iyi kavramasına yardımcı olacağını umuyorum.
Mısır’dan Çıkış 19:6 üzerinde düşünmeden önce, Musa’nın Mısır krallığında Firavun’un kraliyet ailesinin bir parçası olarak yetiştirildiğini hatırlamamız gerekir. Muhtemelen Mısır’ın ilahlarına hizmet eden farklı bir kâhinler sınıfını da görmüş olmalıydı. Krallık ve kâhinlik, Musa için bir yaşam ortamıydı. Bu yüzden, kraliyet ve kâhinlik makamlarını devralanların kimliğini ve sorumluluklarını biliyordu. Mısır’dan Çıkış 19:6’da Tanrı İsrail’in bir kâhinler krallığı olacağını ilan ettiğinde, bu tanıdık kavramlar tüm İsrail ulusuna uygulandı. İsrailliler Mısır’daki kölelikten kurtarılmış ve Tanrı’ya hizmet ve ibadet etmek üzere bir kâhinler krallığı hâline getirilmişlerdi.
İsrail’in bir kâhinler krallığı olarak kimliği kilisede daha büyük bir tamamlanma bulur. İsrail ve kilise arasında açık paralellikler vardır. İsrail, Fısıh kuzusunun kanıyla kurtulmuştur. Kilise de son Fısıh Kuzusu olan İsa’nın kanıyla kurtulmuştur. İsrail bir kâhinler krallığıydı ve şimdi kilise de bir kâhinler krallığıdır. Ancak önemli bir fark vardır. İsrail sadece bir millet, tek bir insan grubuydu, oysa kilise her oymak ve ulustan gelen insanlardan oluşur (Vah. 7:9). Sonra, 1. Petrus 2 ve Vahiy 5’in kilisenin bir kâhinler krallığı olmasının ne anlama geldiğini nasıl açıkladığına bir bakın.
1. Petrus 2:5’te kilise, “İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’nın beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar” sunmak amacıyla “kutsal bir kâhinlik” olarak tanımlanır. Birkaç ayet sonra Petrus bu fikri tekrar ele alarak şöyle der: “Ama siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız. Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz” (9. ayet). Petrus, Mısır’dan Çıkış 19, Yeşaya 43 ve diğer Eski Antlaşma bölümlerinde kullanılan ifadeleri Yahudi ve Yahudi olmayan Hristiyanlara uygulamaktadır.
Vahiy 1:6 ve 5:9-10’da Yuhanna, 1. Petrus 2’de gördüğümüz benzetmelerin bir kısmını kullanır. Vahiy 1:6’da yedi kilise İsa’nın kanıyla özgür kıldığı kişiler olarak “Tanrısı’nın kâhinleri, bir krallık” olarak selamlanır. Buna bağlı olarak, 5. bölümde Yuhanna bir Kuzu’nun boğazlanmış olduğunu ve göksel topluluğun yeni bir ezgi söylediğini görür:
“Tomarı almaya, mühürlerini açmaya layıksın! Çünkü boğazlandın ve kanınla her oymaktan, her dilden, her halktan, her ulustan insanları Tanrı’ya satın aldın. Onları Tanrımız’ın hizmetinde bir krallık haline getirdin, kâhinler yaptın. Dünya üzerinde egemenlik sürecekler.” (9-10.ayetler)
Petrus ve Vahiy’den aktarılan bu bölümler Eski Antlaşma İsraili’nin unvanlarını etnik çeşitliliğe sahip Yeni Antlaşma kilisesine uygulamaktadır. Bir krallık ve kâhinler olmak üzere tutsaklıktan kurtarıldığımızı düşündüğümüzde bu nefes kesici bir durumdur. Ancak bu fikirleri yüreklerimizi kavramadan ya da Tanrı için nasıl yaşamaya çağrıldığımız üzerinde bir etkisi olmadan bir köşeye atarsak, asıl meseleyi gözden kaçırmış oluruz. Bu da bizi bazı pratik noktalara götürür.
Birincisi, biz bir kâhinler krallığıyız çünkü İsa büyük Kâhin-Kral (İbr. 5-7), Aslan (Kral) ve Kuzu’dur (Kâhin; Vah. 5). Bizi kurtarmak için günahın son kurbanı olarak Kendisi’ni verdiği için Kral olarak zafer kazanmıştır. İsa şimdi bile üzerimizde hüküm sürmekte ve bizim için aracılık etmektedir.
İkinci olarak, Tanrı’nın kurtarılmış halkı dünyadaki diğer tüm insanlardan ayrı bir ruhsal krallık olarak belirlenmiştir. O’nun yüce ve lütufkâr egemenliği altında yaşamaktayız. Dahası, Mesih’le paydaşlığımız için, O’nunla birlikte hüküm sürmekteyiz (Vah. 5:10; 22:5).
Üçüncü olarak, kilise bir kâhinler krallığıdır. Tanrı’ya yaklaşanlar için kutsallık zorunludur. Tanrı kutsal olduğu gibi biz de kutsal olmaya çağrıldık (1.Pe 1:15). Bedenlerimizi Tanrı’ya diri kurbanlar olarak sunarken bile Tanrı’ya adanmış yaşamlar sürmeliyiz (Rom. 12:1). Kutsal bir kâhinlik olarak kilise kanlı kurbanlar sunmaz, fakat topluca ruhsal kurbanlar sunar ve Tanrı’nın adının yüceliklerini duyurur. Bu övgü, ibadet ve tanıklıkla ifade edilir. “Bu nedenle, İsa aracılığıyla Tanrı’ya sürekli övgü kurbanları, yani O’nun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım” (İbr. 13:15).
Kuzu’nun kanı aracılığıyla kurtarıldık. Kâhinler krallığı olmak bizim için büyük bir ayrıcalıktır. Bu nedenle, kendimizi sevinç ve şükranla, bizi karanlıktan muhteşem ışığına çağıran O’nun övgüsünü duyurma görevine verelim.
Bu makale orijinal olarak Ligonier Hizmetleri Table Talk Magazine blogunda yayınlanmıştır.
açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).