Günahın Dereceleri Var mıdır?
15/02/2024Başlangıçta…
22/02/2024Kâhyalık Nedir?
Kendimizi diri kurbanlar olarak Tanrı’ya vermeliyiz. Bu, zamanımızı, enerjimizi ve tüm benliğimizi ibadet ve şükran eylemleri olarak O’na vermemiz gerektiği anlamına gelir. Ancak Tanrı’nın bize bunları ve her şeyi verdiğinin her daim farkında olmalıyız. Bu nedenle Kutsal Kitap’a dayalı bağışlar, Baba’nın üzerimize yağdırdığı iyi şeyleri yönetmemiz olan kâhyalık bağlamında yapılır.
Kendimizi diri kurbanlar olarak Tanrı’ya sunmalıyız.
Kâhyalık kavramı yaratılışla başlar. Yaratılış sadece Yaratılış kitabında değil, Kutsal Yazılar’ın tamamında, özellikle de Tanrı’nın evrene sahip olduğunun ilan edildiği Mezmurlar’da kutlanır: “RAB’bindir yeryüzü ve içindeki her şey, dünya ve üzerinde yaşayanlar” (Mez. 24:1). Tanrı her şeyin müessisi, her şeyin Yaratıcısı ve her şeyin sahibidir. Tanrı’nın yarattığı her şeyin sahibi O’dur. Sahip olduğumuz şeylere, Tanrı’nın Kendisinden armağanlar alan kâhyalar olarak sahibiz. Tanrı tüm “varlıklarımızın” nihai mülkiyetine sahiptir. Bu şeyleri bize ödünç vermiştir ve bizden onları O’nu onurlandıracak ve yüceltecek şekilde yönetmemizi beklemektedir.
Kutsal Kitap’ta “kâhyalık” olarak tercüme edilen sözcük, ekonomi sözcüğünü aldığımız Grekçe oikonomia sözcüğüdür. Yeni bir sözcük yaratmak için iki farklı sözcük bir araya getirilmiştir: Grekçe ev sözcüğünden gelen oikos ve Grekçe yasa sözcüğü olan nomos. “Kâhyalık” olarak tercüme edilen sözcük kelimenin tam anlamıyla “ev yasası” ya da “ev kuralı” anlamına gelir.
Kadim kültürlerde kâhya evin sahibi değildi. Bilakis, ev sahibi tarafından ev işlerini yönetmek üzere işe alınırdı. Kâhya mülkü yönetirdi ve evin kaynaklarını tahsis etmekten sorumluydu. Dolapların yiyecekle doldurulduğundan, parayla ilgilenildiğinden, bahçeyle ilgilenildiğinden ve evin iyi durumda olduğundan emin olmak onun işiydi.
İnsanoğlunun kâhyalığı, Tanrı’nın Âdem ve Havva’ya tüm yaratılış üzerinde tam egemenlik verdiği Aden Bahçesi’nde başlamıştır. Âdem ve Havva’ya dünyanın mülkiyeti verilmemişti; daha ziyade dünyayı yönetme sorumluluğu verilmişti. Bahçenin sürülmesini ve işlenmesini, kötüye kullanılmamasını ya da sömürülmemesini ve Tanrı’nın bahşettiği nimetlerin bozulmamasını ya da israf edilmemesini sağlamaları gerekiyordu. Dolayısıyla, Kutsal Kitap’a göre kâhyalıktan söz ettiğimizde, temelde bize ait olmayan kaynakları yönetme ya da tahsis etme sorumluluğundan söz ediyoruz. Bunlar en nihayetinde Tanrı’ya aittir.
Bu yazı R.C. Sproul’un “Five Things Every Christian Needs to Grow” adlı kitabından alınmıştır. Bu makale orijinal olarak Ligonier Hizmetleri blogunda yayınlanmıştır.
açar ve ikizlerin doğumuyla sonuçlanır. Bu doğumda, Perez’in Zerah’ın önüne geçmesiyle primogeniture (en büyük oğlun miras hakkı) ilkesi bir kez daha tersine döner. Daha sonra Yakup Yahuda’yı kutsayacak ve krallığın onun soyundan gelenlerle ilişkilendirileceğini söyleyecektir (Yar. 49:8-12). Bu kutsama yüzyıllar sonra Samuel’in zamanında görülmektedir (bkz. Mez. 78:67-72).